Hafız Ali Korça’dan Bugün Neler Öğrenebiliriz?

Hafız Ali Korça’dan Bugün Neler Öğrenebiliriz?

20. yüzyılın büyük Arnavut âlimi Hafız Ali Korça’nın geniş bir yelpazeyi kapsayan değerleri ve katkıları, birçok Arnavut araştırmacı üzerinde büyük bir etki bırakmıştır ve hâlâ bırakmaktadır. Hafız Ali Korça, hoca, hafız, vatansever, öğretmen, çok dilli bir bilgin, yazar, şair, vizyoner, çevirmen ve Debre Kongresi’nde (23-29 Temmuz 1909) Arnavutça dilini ve bu dilde okulların açılmasını en hararetli şekilde savunan ana katılımcılardan biri olarak, aynı zamanda Arnavutluk Devleti’nin kurulmasından sonra Eğitim Bakanlığı Danışmanı olarak üst düzey bir devlet memuruydu. Yaşadığı dönemde ve sonrasında, Arnavutluk ve tüm Arnavutların tarihinde en yüksek ve en donanımlı şahsiyetlerden biri olmuştur ve öyle kalacaktır. Ancak, komünist sistemin ve Arnavut halkının yaşadığı acımasız diktatörlük döneminden itibaren, onun kişiliği kötülenmeye çalışılmış, ardından hapsedilmiş ve Kavaja’da sürgün edilmiştir.

Orada, 31 Aralık 1956’da hayata gözlerini yummuştur. Osmanlı Sultanlığının merkezi olan İstanbul’da yaptığı eğitimler, kendisine farklı dilleri, edebiyatları, yasaları ve farklı kültürleri öğrenme fırsatı sunmuştur. Her türlü imkâna sahip olmasına ve orada ya da başka bir yerde rahat bir yaşam sürebilecek durumda olmasına rağmen, kalbi ve aklı Arnavutluk ve tüm Arnavutlar için çalışıyordu. Bu nedenle, doğup büyüdüğü yer olan Korça’dan başlayarak, öğretmen olarak memleketine katkıda bulunmak için geri döndü. Daha sonra Elbasan Normali, İşkodra, Dıraç ve son olarak Tiran Medresesi ile o dönemin Arnavutluk Müslüman Cemaati’nde çalışmalarına devam etti.

Onun dini, vatansever ve bilimsel yazılarıyla yaptığı sayısız katkı, hayatı boyunca çoğu Arnavut tarafından tanınmasına ve sevilmesine neden oldu. Ancak, iki durumda fikirleri nedeniyle kabul edilmedi; çünkü halkın cehaleti daha baskındı:

  1. Korça, Dıraç ve Tiran’da bulunan Müslüman aşırı dinciler tarafından, ona “Latin alfabesi yanlısı” ve “inançsız” diyerek, evini tahrip edip ölüm cezasına çarptırdılar.
  2. Yeni yeni Arnavut toplumunda kök salmaya başlayan komünistler ve ateistler tarafından hiç hoş karşılanmadı.

Her iki gruba da yazdığı iki eserle açıkça cevap verdi ve bu eserler, Arnavut halkı var oldukça birer anıt olarak kalacaktır: “Bolşevizm İnsanlığın Yıkımıdır” ve “Arnavutluk’un Yedi Rüyası”. Onun entelektüel birikimini komünist sistem asla hazmedemedi; çünkü Arnavutluk ile ilgili fikirleri, iktidar peşinde koşanlara karşı çıkıyordu. Bu nedenle, kendisine hapiste ve sürgünde çektirilen acıların yanı sıra, entelektüel katkılarını da yok etmeye çalıştılar.

Ancak, eserlerinin, özellikle yukarıda belirtilen iki başyapıtının yeniden basılması – başlangıçta Priştine’den, ardından Tiran ve Üsküp’ten başlayarak – diğer eserlerinin ve onunla ilgili yazıların yeniden yayımlanması ve onun şerefine düzenlenen etkinlikler, onun adı ve eserlerinin Arnavutluk ve Arnavutlar için asla unutulmayacağını gösterdi.

Peki, bugün biz Arnavutlar olarak Hafız Ali Korça’nın entelektüel katkılarından ne elde edebiliriz? Saygın âlim Hafız Ali Korça’nın entelektüel katkılarından ve hayat tecrübelerinden yalnızca Arnavut Müslümanlar değil, tüm Arnavutlar faydalanabilir. Onun vatan sevgisi, yukarıda bahsedilen iki kitabında açıkça ifade edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in bazı surelerinin çevirisi, birçok kitap yazması, Doğu edebiyatından eserler çevirmesi (özellikle Saadi Şirazi’nin “Gülistan”ı ve Ömer Hayyam’ın “Rubaileri”) ile diğer birçok özgün eseri ve çevirisi, onun sağlam bir inanç, bilgi, kültür, eğitim ve vatan sevgisine sahip, son derece donanımlı bir insan olduğunu göstermekte ve bize öğretmektedir.

Yalnızca onun “Arnavutluk’un Yedi Rüyası” adlı eserinden bile, Hafız Ali Korça’nın şiirlerle ifade ettiği öğütleri, bilgeliği ve analizleri sayesinde Arnavutluk’a ve Arnavut halkına ne olacağına dair neredeyse peygamberane bir öngörü sergilediğini görebiliriz. Eğer o dönemdeki tavsiyelerine uyulmazsa, yaşayacakları sıkıntılara dair uyarılarda bulunmuştur. Bu eser, biz Arnavutların onun yaşamı boyunca karşılaştığı ve bugün de farklı şekillerde yaşadığımız birçok sorundan ders çıkarmamıza ve faydalanmamıza olanak sağlar.

Vatanımız Arnavutluk hepimizindir ve tüm halkı, onu korumak ve muhafaza etmek için en büyük katkıları sunmalıdır; tıpkı Hafız Ali Korça’nın yaptığı gibi.

Resmi Arnavut devleti Hafız Ali Korça’nın modern Arnavutluk’un ve Arnavut toplumunun inşası tarihindeki yüksek katkıları için hâlâ hak ettiği yeri vermemiştir. Ona karşı duyulan İslamofobik önyargılar, yetkililerimizin ve sözde entelektüellerin, onun değerlerini tarafsız ve adil bir şekilde görmelerine ve ölümünden sonra entelektüel ve vatansever katkıları için ona hak ettiği saygıyı göstermelerine engel olmaktadır.  Son yıllarda onun katkılarıyla ilgili farklı yönlerde değerli çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalardan önemli dersler çıkarılmıştır. Ayrıca, bazı araştırmacılar onun hakkında yüksek lisans ve doktora tezleri yazmışlardır.

Adı ve eserleri zaman zaman, farklı çıkarlarla ve yüzeysel bir şekilde hem siyasi yetkililer hem de çeşitli dini figürler tarafından anılmış ve kullanılmıştır. Ancak, onun adı yalnızca Arnavut ve İslami ansiklopedilere değil, aynı zamanda modern Arnavutluk tarih kitaplarına da dahil edilmeli; şehir sokaklarına, okullara ve kurumlara verilmelidir ki Arnavut halkı onu daha iyi tanıyabilsin. Günümüz Arnavut toplumunun, özellikle Müslüman kesiminin karşılaştığı birçok sorunun, Hafız Ali Korça’nın yaşadığı dönemdeki sorunlarla aynı olduğunu göz önünde bulundurarak, onun bazı kitaplarının – özellikle “Arnavutluk’un Yedi Rüyası” eserinin – lise düzeyinde ders dışı okuma kitabı olarak müfredata dahil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Böylece öğrenciler, onun Arnavutluk için geliştirdiği fikirlerle donanabilirler.

Hafız Ali Korça yalnızca Müslümanlara değil, tüm Arnavutlara aitti; bu nedenle, hayatı ve eserleri bu perspektifle incelenmeli ve değerlendirilmelidir. [1]


[1] Çeviri: Hanife Etem

Benzer Yazılar

Yorum Yap