Sevba Abdula’nın Gözünden: BSF Neyimiz Olur?

Sevba Abdula’nın Gözünden: BSF Neyimiz Olur?

Ezcümle: BSF, evimiz, yurdumuz, toparlanma irademiz ve ete kemiğe dönüşen düşüncemiz olur.

BSF öncelikle Balkanlarda yaşayan tüm insanların onurunu ve beraber yaşama kültürünü; adil, hür, paylaşımcı, etkin toplum idealinin -düşüncelerimize ve eylemlerimize- bir yansıması olur.

Bununla birlikte BSF her daim, Balkanlarda medeniyet değerlerimize gelecek perspektifi sunacak ve inşa edecek iradenin bir parçası olur.

Balkanlarda medeniyetimizin çocuklarının son yüzyılda yaşadığı  süreç, fiziksel var oluşu sürdürebilmek için evlere hapsolup mücadele etmeyi, ayakta durmak için ise geçmişe bakarak nefes almayı zorunlu kıldı. Bu hapsediliş; cari dünyadan, kültürden, eğitimden, siyasetten ve düşünceden uzak kalmayı da beraberinde getirdi. Balkanlardaki medeniyetimizin maddi ve manevi tüm zenginliği adeta donuklaşarak, -Ashâb-ı Kehf- gibi belirli bir süre cari üretilen tüm süreçlerin uzağında kaldı.  Demokratikleşme, liberalleşme ve küreselleşmenin getirdiği yeni devlet-toplum-birey ilişkisi, bir bakıma evin dışına çıkıp yeni durumu anlamayı, yeni durumda var olmayı, yeni durumda medeniyetimizin değerlerini tekrar hatırlayıp anı anlamlandırmayı ve geleceğe dair söz söylemeyi mümkün kılan koşullar oluşturdu.

Bu koşullar etrafında ortaya çıkan çocuksu ve heyecan dolu iradenin birçok form ürettiği de açıktır. Nostalji iradenin önemli bir ivmesidir fakat geçmişin her yönüyle anlamlandırılması bakımından da birçok perdeye sahiptir. Melankolik bir ruh haliyle geçmişe bakmak, orada kalmayı, gerçeklikten kopmayı, belli bir geçmişi donuklaştırarak onun üzerinden iktidar kurmayı ve her şeyi muhafaza etmeyi doğurabilir.  Aynı zamanda kültürü, tarihi, insanlığı ve hayatı da birçok yönüyle ıskalamaya yol açabilir.

Geçmişe bakmak ancak kökleri, kendin olmayı, kişiliği, kimliği, hatırlamayı, bugünü yorumlamayı ve geleceği inşa etmek gibi ilkeleri barındırdıkça anlam ifade edecektir.

Güçlü geçmiş ve gelenek, cari şartlarla çarpışıp yeni formlar teklif edebildiği sürece donuklaşmaz, başkalaşır ve gür bir şekilde var olur.

Geçmişi, şimdiyi ve geleceği; çeşitli kopmalar, iniş çıkışlar, kırılmalar ile toplamda bir etkileşim, hareketlilik ve süreklilik üzerinden nazar edebilmek, toplumlara büyük bir üstünlük sağlayabiliyor. Bu çerçevede 2000’ler sonrası evimizin dışına çıkıp yurdumuzda olup biteni anlama sürecimiz, toparlanmayı belli ölçülerde var kılabildi. Öte yandan, coğrafyamızın hegemonik kültür formları etkisinde can çekiştiği, yerel ve özgün gelenek ile kültürlerin yeni teklifler sunamadığı bir ortamda, eklemlenme ve öykünmeyi yüksek sesle talep ettikleri de görülmektedir.

BSF gibi, düşüncenin bir metodunu ve yaklaşımını kurumsallaştırmayı ilkeleyen kurumların, bu süreçlerde dalga kıran bir duruş ve kavrayış sergilemeleri önemlidir. Bu gibi kurumlar, dışardan gelen ile yerelde üretilenin gerginliklerini azaltıp mezcederek, küresel ve bölgesel olanın yerel ile ilişkisini düzenlemeli ve özgünlüklerini derinleştirecek çalışmalarla yol almalılar.

Balkanlar, 19.yy’a kadar Osmanlı ve İslam medeniyeti ile  yoğrulmuş ilke ve perspektif doğrultusunda kararlı ve düzenli bir toplum-devlet inşa edebilmişti. 1800’lerle birlikte dünya tarihi açısından büyük bir kırılmanın yaşanması ve bu sürecin zamanla tüm coğrafyalara yayılması, Balkanlar’daki bu düzeni ve kararlığı ortadan kaldırmış oldu. Modern ulus ve modern devletlerin inşası ve dış müdahalelerin de etkisiyle bu bölge birbirinin toprak parçasına göz diken, komşusunu ötekileştiren, nefretle göçü sıradanlaştıran ve soykırımları meşrulaştıran bir düşünce, anlam dünyası ve meşruiyet üretmiştir.

Her ne kadar geleneksel ve imparatorluk siyasal düzeni içerisinde olsa da, 3-4 asır boyunca %15-20 Türk nüfusu ve %50-50 gayri Müslim-Müslüman nüfusu ile Balkanların büyük bölümünde medeniyetimiz, bugünün Avrupa’sının hayal ettiği siyasal, toplumsal, kültürel düzen inşa edebilmişti. Yaklaşık iki asırdır dünya tarihinin bu muazzam teknik ilerlemesinde Balkanlar modern ulus devletin büyük oranda dışlayıcı, parçalara odaklanan yapısı, özerk iktidarın ürettiği ekonomik-siyasal yapının olumsuz süreçleriyle kendi tarihini inşa etti.

Tam da bu noktada BSF, Balkan halkaları ve kültürü ile İslam medeniyetinin değerlerini daha da güçlendirerek bütünlüklü bir bakış açısından bakabilme, kapsayıcı ve kucaklayıcı olmayı, farklı olanı düşmanlaştırmadan ortak anlam dünyalarını olabildiğince kesişim kümesine dahil edebilmeyi hem duruş hem düşünce hem de bilgi üretimiyle gerçekleştirme iradesini temsil eder.

BSF özgün bir şekilde, bu coğrafyanın yetiştirdiği çocukların olabildiğince bağımsız, asırlarca üretilenin sürekliliğine vurgu yapan, bölge ile yakın coğrafyaları irtibatlandıran ve büyük bir medeniyet inşasına talep eden ve ona küçük katkılar sunmayı amaçlayan Üskübün hikayesidir.

BSF Sofya ile Tiran, Saraybosna ile Üsküp, Gümülcine ile Prizren, İşkodra ile Şumnu’nun bütünlüğünü hatırlatan, bu ilişkiyi güçlendiren ve irtibatlandıran bir yapıdır.

Diğer yönden İstanbul’un Sofya, Belgrad, Zagreb, Priştine, Saraybosna, Tiran, Atina ile doğal etkileşim ve hareketliliğini düşünce boyutunda zeminler üretip her türlü farklılığa rağmen ortak kültür dünyasında buluşmayı önceleyen de bir yapıdır.

Meddah Medresesi, Gazi Hüsrev Bey Medresesi, Şumnu Nüvvab Medresesinin manevi şahsiyetlerini devam ettirebilmek, yeni güçlü yaklaşımlar etrafında yeni okul-ekol-düşünce kurumalarını var kılmak, sürdürmek ve ana akım yapıların içerisinde yer almasını sağlamak BSF’nin misyonudur.

Geçmişi, şimdi ve gelecek ile irtibatlandırmak için cari kültür, gelenek, kurum ve toplumlara dair nitelikli bilgiye ihtiyacı görmezden gelmek mümkün değildir. Melankolik nostaljiye en büyük panzehir; bugüne ve yarına dair yerel bilgiyi üretmek, beklentiyi yönlendirmek ve umutları taze tutmaktır. Küresel, bölgesel ve ulusal iktidar alanları ve süreçlerini, medeniyet değerlerimiz ile yüzleştirmek için güncel toplum verilerine mahkumuz.  

Tam bu noktada BSF geçmişi doğru çözümleyecek, cari yapıyı nitelikli veri ile yorumlayacak, yarına dair herkesi kucaklayacak ve ikna edecek bir gelecek teklifi sunmanın, bu toprakların üstesinden gelebileceği bir durum olduğuna inanır ve bunun mücadelesini verir.

BSF, bünyesinde geliştirdiği Üsküp Düşünce Okulu, kongreler, sempozyumlar, uluslararası konferanslar, dergiler, analizler, Fettah Efendi çalışmaları vs. ile birçok etkinlik ve yayınla, tüm bu çerçeveye klasikleşen yapıtlarıyla kendini konumlandırır.  Geçmişi önemsediği gibi bugünü ve yarını daha da çok önemser. Özelde -Balkan çalışmalarını-, genelde -Balkanları- çevre coğrafyalar ve ilmi öbeklerle ilişkilendirmeyi, özellikle öğrenciler ve genç akademisyenlerle ilmî etkileşim ve hareketliliği, misyonunun merkezine taşır.

Benzer Yazılar

Yorum Yap