Üsküp’ten İstanbul’a Göç Eden Bir Âlim: Bekir Sadak

Üsküp’ten İstanbul’a Göç Eden Bir Âlim: Bekir Sadak

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecini yaşayan âlimler, modernleşme ve ideolojik projeler karşısında üç tür tepki vermişlerdir. Yeni rejimi ve ideolojisini a) benimseyenler ve kolaylıkla adapte olanlar b) protesto edip Türkiye’yi terk edenler c) ne açıktan karşı duran ne de destekleyenler.[1] Birbirinden farklılık arz eden bu üç tavrın benzeri ulus devletleşme sürecine giren Cumhuriyet Türkiye’sinin Osmanlı bakiyesi topraklarının muhacir âlim zümresi için de geçerlidir. Osmanlı’dan ayrılan irili ufaklı birçok devlet uluslaşma sürecinde nitelikli insan kaynağına ihtiyaç duyduğu için yukarıdaki gibi bir reaksiyon vermişlerdir. Bu ülkelerde yaşayan âlimler nasıl bir yol izlemeliydiler? 1943’de Partizanlar iktidarı ele geçirdikten sonra Yugoslavya’da siyasi dengeler yeniden kurulurken bazı kurumlarda çalışıp görev almaları için Bekir Sadak hoca ve çevresindeki insanlara da teklif sunuyorlardı. Bu tekliflerin muhatapları tereddüt içinde ne cevap vereceklerini kestiremiyorlardı. Bu esnada Fatih Medreselerinden yetişen ve Üsküp’te Meddâh Medresesi’nin kurucusu Ataullah Kurtiş Efendi şöyle bir görüş belirtiyordu: “Bir işin içinde bulunmak dışında bulunmaktan daha iyidir; halka hizmet imkânları çıkabilir. Dışta, bu imkânların çıkmasına ihtimal yoktur.” Bu genel kaide o dönemde Bekir Hoca ve çevresindekilerin davranışına genel bir rota çiziyordu.[2] Balkanlardaki âlimlerin karşı karşıya kaldığı bu ikilem Cumhuriyet Türkiye’sinde de benzer şekilde cereyan ediyor ve yukarıda zikredilen üç tavırdan biriyle neticeleniyordu. 1920’de doğan Bekir Sadak 12 çocuklu bir ailenin en büyük evladıdır. 1931 tarihinde Meddâh Medresesi’ndeki eğitimine başlamış ve bu süreçte başladığı hafızlığını yedi ayda tamamlamıştır (1933).[3] Atâ Efendi’den Sahih-i Buhârî’nin bir kısmını okumuş ayrıca aruz ve kafiye dersleri almıştır. Fettah Efendi’den mantık ve kelam dersleri almıştır.[4] Meddâh Medresesi’nin üçüncü dönem mezunlarındandır (1944).[5] Sadak’ın on bir yaşında başladığı medrese eğitimi yirmi dört yaşında nihayete ermiş ve gençliği hem hafızlığını ikmal ettiği hem de icazetle neticelenen verimli bir dönem olmuştur.

Meddâh Medresesi devletin resmi makamlarında kayıtlı ancak Yugoslavya’dan herhangi bir destek görmeyen, rejimle uyumlu olmayan ve Müslüman halk tarafından finanse edilen özel bir eğitim kurumudur.[6] Üsküp bombalandığı zaman Meddâh Medresesi’nin hoca ve öğrencileri Atâ Efendi’nin köyü İstudeniçan’a taşındılar ve Sadak Hoca burada toplanan öğrencilere bir yıldan fazla Arapça ve akaid dersleri okuttu. 1946 yılının başında Yugoslavya komünist iktidarı bölgeye tamamen hâkim olunca tüm dinî kurumlar ve Meddâh Medresesi kapatıldı.

Sadak Hoca, II. Dünya Savaşı’nın akabinde Zagreb’e gitti (1947) ve Zagreb Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. 1956 yılında hukuktan mezun oldu ve aynı üniversitenin Felsefe Bölümü’ndeki derslerine katıldı (1956-1957). Bekir Hoca, 1947-57 yılları arasında on yıl süreyle Zagreb’de ikamet etti.

Sadak, 12 Mart 1957 tarihinde Zagreb’den İstanbul’a göç etmiştir. İstanbul’a yerleşmesinin sebebi M. Tayyib Okiç ile beraber Süleymaniye Kütüphanesi’nde istihdam edilmek için Türkiye’ye davet edilmesidir. Zira Cumhuriyet’in ilk yıllarında eski eserlerin okunmasını ve tasnifini gerçekleştirecek nitelikli insan yetişmemiş ve Osmanlı bakiyesi ulema da kendi içine kapanmıştır.[7]

1958-1961 yılları arasında üç yıl süreyle Beyazıt ve Süleymaniye kütüphanelerinde İstanbul Kütüphaneleri Tasnif Komisyonu üyesi olarak çalışmıştır.

Bu süre zarfında İstanbul İmam-Hatip Okulu’nda dışarıdan derslere girerek hem din dersleri hem de Arapça öğretmenliği yapmıştır (1957-1959). 1959’da İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’ndeki öğretim görevliliğine başlamıştır.

İlmî Şahsiyeti ve Muhiti

Sadak, gençlik dönemini geçirdiği Meddâh Medresesi’nin ilk hocaları Atâ Efendi ile Fettah Efendi’den önemli ölçüde etkilenmiş ve ilmî birikimini Meddâh’ın klasik tedrisatından elde etmiştir. Ayrıca medresedeki öğrencilik yıllarında Kahire’den gelen dergilerle tanıdığı Reşîd Rızâ, Muhammed Abduh ve Seyyid Kutub gibi Mısırlı düşünürlerin görüşlerini takip etmiştir.

Tasnif Komisyonu üyesi olarak görev yaparken eski dersiamlarla ve tanınmış mütefekkirlerle teşrik-i mesai yapmıştır. Bunlar Tunuslu Safayihi Bey, Nihal Atsız, Mükrimin Halil Yınanç gibi şahsiyetlerdir.[8] Dersiam ve şeyhulkurra Bayındırlı Mustafa (Bilge) Efendi, Şükrü Eren ve Ahmed Davudoğlu hoca ile de yakın temas kurmuştur.[9] İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde Raşit Küçük ile odaları karşı karşıya olduğu için sıklıkla sohbet etmişlerdir.[10]

1960’lı yıllarda enstitünün dört sınıfının tamamında da mevcut olan Arap Dili ve Edebiyatı derslerine girmiştir. Bu zaman zarfında Seyyid Kutub’dan çevirdiği Cihan Sulhü ve İslam isimli kitap, milliyetçi ve mukaddesatçı olarak bilinen Cağaloğlu Yayınevi’nden çıkmıştır. Yayınevinin sahibi İhsan Babalı mütefekkir ve şair Sezai Karakoç’un da yakın dostudur.[11] Sadak şiirlerinde “Hümâyî” mahlasını kullanmış, bazı şiirleri neşredilmiş ancak Zagreb’de bulunduğu süre zarfında dünya klasiklerini okumuş ve basit manzumeler yazdığını düşünerek şiir yazmayı bırakmıştır.

Bekir Sadakhoca mizahi bir kişiliğe ve keskin bir zekaya sahiptir. Ayrıca hazır cevap bir mizacı vardır. Sadak Hoca sigara da içerdi ve vefatından bir süre önce doktorlar ona sigarayı yasaklamışlardı ama o yine de içmeye devam etti. Derdi ki “Allah’ın yasak ettiği şeyi yapıyorum da doktorlar yasak etti diye mi bırakacağım.”[12]

Maişet teminine dair yaptığı tercih onun dünya nimetlerine değer vermediğini göstermektedir. Cevvaliyet gerektiren avukatlık mesleğini icra etmemesi ağırkanlı olmasından kaynaklansa da gerek Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki yazma eser uzmanlığı gerekse dini kurumlarda öğretmenlik yapması zahidane bir tavra işaret eder.

Sadak Hoca’nın en meşhur tercümesi hadis ilmine dairdir. Sadak, Ezher Üniversitesi’nden Mansur Ali Nâsıf’ın derlediği et-Tâcu’l-Câmi’ isimli eseri Tâc Tercemesi adıyla 5 cilt olarak on yılda (1965-75) Türkçe’ye kazandırmıştır. Gerek derleme hadis kitabı olan et-Tâc’ı tercüme etmesi gerekse “parantezsiz meal” adını verdiği Kur’an-ı Kerim mealini hazırlaması onun idealist kişiliğine işaret eder.

Ali Özek’in Cağaloğlu’nda Bekir Sadak ile sık sık uğradığı mekanlardan birisi Fatih Matbaası’dır. Sabri Özpala ile bacanağı Hilmi Bey bu matbaanın idarecisidir. Özek ve Sadak Hocalar Ahkâm-ı Kur’an ile ilgili bir eser hazırlama sözü vermişler lakin Sadak Hoca’nın ağırdan alması sebebiyle bir sonuç elde edilememiştir.[13]

Sadak aynı zamanda sosyal ve kültürel anlamda Türkiye’nin dinî ve fikrî hayatına katkı sağlayan gönüllü teşekküllerin de içerisinde yer almıştır.

Sadak Hoca, Ali Özek ile beraber İslami İlimler Araştırma Vakfı’nın (İSAV) kuruluşunda görev almıştır.[14] Aynı zamanda İlim Yayma Vakfı’nın da ilk kurucuları arasındadır. Hayatının son yıllarında IRCICA’da “Balkanlar’da Türk-İslâm İzleri” projesi üzerinde uzman olarak çalışan Sadak, 5 Temmuz 1993’te İstanbul’da vefat etmiş ve Silivrikapı Mezarlığı’nda babası Hafız Mahmud Efendi’nin yanına defnedilmiştir.

Sadak’ın 1959-1993 yılları arasındaki yazıları Uhuvvet, İslâm Medeniyeti, Sönmez, Yıllık, İlim ve Sanat, İslam Aylık Mecmua, İslami Edebiyat, Batı Trakya’nın Sesi, Kitap Dergisi, Üsküp’teki el-Hilal gibi dergilerde ve Eser Kitabevi, Cağaloğlu Yayınevi, Ötüken Neşriyat ve Türkiye Diyanet Vakfı gibi yayınevlerinden neşredilmiştir.

Said Nursî ve Hilafet Hakkındaki Raporları

Bekir Sadak avukatlık yaptığı dönemde Said Nursî’yi ve cemaatini savunan bilirkişi raporu veren (20 Kasım 1964) hukukçulardandır.[15] Bediüzzaman’ın Sultan V. Reşad’ın 11-26 Haziran 1911 tarihleri arasında yaptığı Rumeli ziyaretinde Üsküp’te bulunduğu ve Sadak’ın babası Hafız Mahmud Efendi’nin,  hocasının ve bazı âlimlerin öbek öbek Said Nursi’yi ziyaret ettikleri ifade edilmektedir.[16]

Türkiye’nin V. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 24-27 Ocak 1968 tarihlerinde Suudi Arabistan’a resmî bir gezi düzenlemiş ve umre de yapmıştır. Kral Faysal tarafından karşılanmış ve gezi kapsamında 26 Ocak’ta Hüzzam Sarayı’nda, İslam Âlemi Birliği Genel Sekreteri Muhammed Surur es-Sabah’ın başkanlığındaki bir heyetle görüşmüştür.[17] Bu görüşmede muhtemelen hilafetin TBMM’nin uhdesinde olduğu dile getirilmiştir. Bir gün Fatih Matbaası’nda Özek ile Sadak otururken tarihçi Cemal Kutay gelmiş ve “Cevdet Sunay beni aradı. Halifelik ile ilgili bilgi istedi. Umrede iken bazı kimseler halifelikle ilgili ona bazı şeyler anlatmışlar ve halifeliğin TBMM uhdesinde olduğuna dair bilgiler aktarmışlar.” Sunay da merak etmiş. Halifelik nasıl bir şeydir diye Kutay’dan bilgi istemiş. Kutay da bize geldi ve halifelik konusunun hem dini hem de tarihi yönü var diyerek, dini yönüyle ilgili bilgi istedi. Özek de Sadak ile beraber halifeliğe dair bir araştırma yapıp rapor hazırlamışlardır. Halifeliğin mahiyetini, önemini, TBMM uhdesinde bulunduğunu, eğer halifelik yeniden gündeme gelirse bu işin sahibinin Türk milleti olduğunu yazmışlardır. Ancak arşivcilik gibi bir özellikleri olmadığı için hazırladıkları raporu maalesef saklamamışlardır.[18]

Hasılı Üsküp’ten İstanbul’a hicret eden, milli ve manevi değerleri yaşatmak için mücadele eden Bekir Sadak hoca Cumhuriyet döneminin dini hayatına müsbet katkılar sunan bir şahsiyet olarak hayırla yâd edilecektir.

Not: Bu metnin genişletilmiş hali, 100. Yılında Uluslararası Meddah Medresesi Sempozyumu’nda sunulmuş ve sempozyumun edisyon kitabı olan Üsküp’te Meddah Medresesi (Editörler: Sevba Abdula, Abdullah Taha İmamoğlu; İDEFE Yayınları, 2024) kitabında yayımlanmıştır.

Sağdan sola doğru: 1. Bekir Sadak, 2. Ramazan Efendi, 3. Kemal Aruçi

Merhum dedem Mustafa Alaybeyoğlu’na ait İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü Altıncı Devre Mezunları Albümü’nden (1967-1968)

Rumeli seyahatinde Said Nursi’nin içinde bulunduğu hususi tren (Resimli Kitap, sy.30)

Kaynakça

Aksakal, Sebahattin. Hakkın Müdafaası. İstanbul: Yeni Asya Yayınları, 1973.

Ali, Muhammed. “Ataullah Kurtiş Efendi Yönetimindeki Meddâh Medresesi”. Balkan Araştırmaları Dergisi 2, sy. 1 (2011): 85-106.

Karabaş, Mert. “V. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Yurt Dışı Gezileri”. Yüksek Lisans tezi, Akdeniz Üniversitesi, 2024.

Karaçam, Ferman. Raşit Küçük Hatırımda Kalanlar. İstanbul: Hayat Yayınları, 2023.

Ocak, Ahmet Yaşar. “Cumhuriyet’in İslamı Yeniden İnşa Sürecinde Son Dönem Osmanlı Ulema ve Sufiyyesi”. Yeni Türkiye 9, sy. 53 (2013): 564-567.

Kirenci, Mustafa. “Sezai Karakoç’un Sohbetleri, Ziyaretçileri, Arkadaşları”, Türk Dili 73, sy. 870 (Haziran 2024): 77-80.

Yıldırım, Ramazan. Medrese’den Üniversite’ye Ali Özek. İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2019.

Sadak, Bekir. “Hanciç, Mehmet”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 15: 547-548. İstanbul: TDV Yayınları, 1997.

Sadak, Bekir. “Tarihin Getirdikleri: Biz Oralarda Kalmalıydık. Prof. Bekir Sadak ile Konuşma”, (Görüşmeci: Starešinstvo na Islamska Zaednica vo SRM Skopje). el-Hilâl 4/22, Üsküp 1990, 15; 4/23 (1991), 15; 5/24, 18; 5/25, 18; 5/26, 17.

son güncelleme 15 Aralık, 2024, https://www.yeniasya.com.tr/abdulbaki-cimic/bediuzzaman-in-uskup-kosova-seyahati-ve-iki-muallim-ile-mubahasesi_558447


[1] Ahmet Yaşar Ocak, “Cumhuriyet’in İslamı Yeniden İnşa Sürecinde Son Dönem Osmanlı Ulema ve Sufiyyesi”, Yeni Türkiye 9, sy. 53 (2013): 566.

[2] Bekir Sadak, “Biz Oralarda Kalmalıydık”. Hilal, 4/23 (Ocak-Şubat 1991), 15.

[3] Sadak, “Biz Oralarda Kalmalıydık”. Hilal, 4/22 (Mart 1990), 15.

[4] Sadak, “Biz Oralarda Kalmalıydık”. Hilal, 5/26 (Mayıs 1991), 17.

[5] Muhammed Ali, “Ataullah Kurtiş Efendi Yönetimindeki Meddâh Medresesi”, Balkan Araştırmaları Dergisi 2, sy. 1 (2011): 97.

[6] Ali, “Meddâh Medresesi”, 92.

[7] Ferman Karaçam, Raşit Küçük Hatırımda Kalanlar (İstanbul: Hayat Yay., 2023), 133.

[8] Sadak, “Biz Oralarda Kalmalıydık”. Hilal, 5/25 (Mayıs 1991), 18.

[9] Sadak, “Biz Oralarda Kalmalıydık”. Hilal, 5/26 (Mayıs 1991), 17.

[10] Karaçam, Raşit Küçük, 330.

[11] Mustafa Kirenci, “Sezai Karakoç’un Sohbetleri, Ziyaretçileri, Arkadaşları”, Türk Dili, 73, sy. 870 (Haziran 2024), 77-80.

[12] Ramazan Yıldırım, Medrese’den Üniversite’ye Ali Özek (İstanbul: Çamlıca Yay., 2019), 177.

[13] Yıldırım, Ali Özek, 238.

[14] Bekir Sadak, “Hanciç, Mehmet”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 15 (İstanbul: TDV Yay., 1997), 547-548.

[15] Sebahattin Aksakal, Hakkın Müdafaası, (İstanbul: Yeni Asya Yayınları, 1973), 91.

[16] son güncelleme 15 Aralık, 2024, https://www.yeniasya.com.tr/abdulbaki-cimic/bediuzzaman-in-uskup-kosova-seyahati-ve-iki-muallim-ile-mubahasesi_558447

[17] Mert Karabaş, “V. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Yurt Dışı Gezileri” (Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi, 2024), 23-27.

[18] Yıldırım, Ali Özek, 238.

Benzer Yazılar

Yorum Yap