Uluslararası Adalet Divanı Önündeki Soykırım Davalarında İhtiyati Tedbirlerin Etkinliğini Düşünmek

Uluslararası Adalet Divanı Önündeki Soykırım Davalarında İhtiyati Tedbirlerin Etkinliğini Düşünmek

Soykırım yasağı Uluslararası Hukuk Komisyonu (UHK) tarafından yapılan çalışmada da ifade edildiği üzere jus cogens normlardan biridir. Raphael Lemkin tarafından ilk olarak ortaya atılan Soykırım kavramı yine Lemkin’in de içinde bulunduğu bir komisyonun çabalarıyla bağlayıcı bir uluslararası andlaşma haline getirilmiş ve 1948’de “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi” (Soykırım Sözleşmesi) olarak imzaya açılmış ve 1951’de yürürlüğe girmiştir. Sözleşme’nin 2. maddesi Soykırım sayılabilecek ve özel kast ile işlenebilecek eylemleri sıralarken 9. maddesi Sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıklarda Uluslararası Adalet Divanı’nı (UAD) yetkili kılmaktadır.[1] Bu anlamda bugüne kadar Soykırım Sözleşmesi kapsamında UAD önüne gelmiş dört dava bulunmaktadır: Bosna Hersek v. Sırbistan Karadağ, Gambiya v. Myanmar, Ukrayna v. Rusya, Güney Afrika v. İsrail. Soykırım ile ilgili tüm davalarda da davacı taraflar ihtiyati tedbirlere (provisional measures)[2] hükmedilmesini talep etmiş ve her dört davada birtakım ihtiyati tedbirlere karar vermiştir. İhtiyati tedbir UAD Statüsü’nün 41. maddesiyle Divan’a verilmiş bir yetkidir.[3] İhtiyati tedbirlerin bağlayıcılığı meselesi tartışma konusu olmuş ancak divan 2001 tarihli LaGrand kararında bu tartışmayı bitirerek ihtiyati tedbirlerin bağlayıcı olduğuna hükmetmiştir. Buna göre; yaptırım araçlarının bulunmaması ile bağlayıcı güçten yoksunluk birbirinden farklı hususlardır. Dolayısıyla, Divan’ın emirlerin yerine getirilmesini bizzat sağlama araçlarına sahip olmaması, bu emirlerin bağlayıcı niteliğine karşı bir argüman teşkil etmez. Bu nedenle Divan, 41. madde uyarınca ihtiyati tedbir kararlarının bağlayıcı etkisi olduğu sonucuna varmıştır.[4] 41. madde hükmüne göre: 1) Divan, şartların gerektirdiği kanaatine varırsa, her bir tarafın hakkını korumak için herhangi bir ihtiyati tedbire karar verebilir. 2) İşbu öngörülen tedbirler, nihai karardan önce, taraflara ve Güvenlik Konseyi’ne bildirilir.[5] Görüldüğü üzere ihtiyati tedbirin amacı dava sonuçlanıncaya kadar tarafların haklarını korumaktır. Nitekim Divan Balıkçılık Davası’nda da ihtiyati tedbirin amacının onarılamaz bir zararın ortaya çıkmasını önlemek ve tarafların haklarının korunmasını sağlamak olduğunu vurgulamıştır.[6] Soykırım şüphesi doğuran eylemler de onarılamaz zararlar doğurabilecek eylemlerdir. Divan bunun yanında ihtiyati tedbire karar verebilmek için birtakım hususları incelemektedir. Bu kriterleri Soykırım davalarında nasıl işlediğini bilmek gerekir.

Divan öncelikle ihtiyati tedbir talebi bakımından talebi yapan tarafın buna yetkisi olup olmadığını prima facie olarak incelemektedir. Gambia v. Myanmar davasında Divan’a göre; Soykırım Sözleşmesi kapsamında ilgili yükümlülüklere uyum konusunda ortak menfaat, herhangi bir Taraf Devlet’in, diğer bir Taraf Devlet’in erga omnes partes yükümlülüklerinin ihlal edildiği iddiasını ileri sürme hakkına sahip olduğunu kabul etmeyi gerektirir. Buna göre Soykırım Sözleşmesi’ne taraf herhangi bir devletin dava açma hakkını tanımıştır.[7] Daha sonra Divan talep edilen tedbirler ile korunması istenen haklar arasında makul ve mantıklı bir bağlantı aramaktadır. Ukrayna v. Rusya davasında Divan’a göre; Divan bu yetkisini ancak, ihtiyati tedbir talebinde bulunan tarafın ileri sürdüğü hakların en azından makul bir temele dayandığına kanaat getirdiği takdirde kullanabilir.[8]  Ancak Divan, ihtiyati tedbirler belirleme yetkisini yalnızca aciliyet durumunda kullanacaktır. Aciliyet koşulu, telafisi imkânsız zarara yol açabilecek eylemlerin Divan’ın davaya ilişkin nihai kararından önce herhangi bir anda gerçekleşebilecek nitelikte olması durumunda sağlanmış kabul edilir.[9]

Soykırım yasağının delinmeye çalışıldığı olaylar çok ağır insani krizler yarattığından Divan’ın verdiği ihtiyati tebdir kararlarının da etkili olması beklenmektedir. Ancak hem LaGrand davası öncesindeki Bosna davasında hem de sonrasındaki Myanmar, Ukrayna ve İsrail davalarında Divanın ihtiyati tedbir kararları etkili olamamıştır. Bunun nedenlerinden bir tanesi yaptırım meselesinin, daha açık ifadeyle kararları icra edecek merci tartışmasının sonuçlanmaması ise diğer bir nedeni de bizatihi Divan’ın verdiği kararların devletlerce tavsiye olarak anlaşılmış olmasıdır. Bu neticenin oluşmasında Divan ise ihtiyati tedbir kararlarında daha net ve spesifik bir dil kullanması gerekirken daha yükümlülükleri hatırlatıcı bir dil kullanması da rol oynamıştır. 1993 tarihli Bosna ihtiyati tedbir kararında Divan hüküm kısmında şu tedbirlere hükmetmiştir: “Federal Yugoslavya Cumhuriyeti (Sırbistan ve Karadağ) Hükümeti, 9 Aralık 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamında üstlenmiş olduğu yükümlülük uyarınca, soykırım suçunun işlenmesini önlemek için yetkisi dahilindeki tüm tedbirleri derhal almalıdır. Federal Yugoslavya Cumhuriyeti (Sırbistan ve Karadağ) Hükümeti, özellikle kendi yönlendirdiği veya desteklediği askeri, paramiliter ya da düzensiz silahlı birliklerin yanı sıra, kendi kontrolü, yönlendirmesi veya etkisi altında olan herhangi bir kuruluş ve kişinin; soykırım fiili, soykırım işlemek için komplo kurma, soykırımı işlemeye yönelik doğrudan ve aleni kışkırtma ya da soykırıma iştirak eylemlerini işlememesini sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, Bosna-Hersek’in Müslüman nüfusuna veya diğer herhangi bir ulusal, etnik, ırksal ya da dini gruba yönelik her türlü eylemi kapsamaktadır. Federal Yugoslavya Cumhuriyeti (Sırbistan ve Karadağ) Hükümeti ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti Hükümeti, soykırım suçunun önlenmesi veya cezalandırılmasına ilişkin mevcut anlaşmazlığı ağırlaştırabilecek ya da genişletebilecek veya çözümünü daha da zorlaştırabilecek herhangi bir eylemden kaçınmalı ve böyle bir eylemin gerçekleşmesini engellemelidir”.[10] Görüldüğü üzere Divan doğrudan bölge, şehir, grup ya da operasyon ismi vermeden sadece Soykırım Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklere uyulması gerektiğini ifade etmiştir. Hatta aradan 27 yıl geçmesine rağmen ve LaGrand kararını vermesine rağmen Divan 2020 tarihli Myanmar kararında da çok benzer ifadeler kullanarak ihtiyati tedbirlere hükmetmiştir.

Divan’ın verdiği tedbir kararlarının etkinliği tartışılırken Divan 2022 tarihli Ukrayna davasında içinde hiç soykırım ifadesi geçmeyen tedbirlere hükmetmiş ve bu da davanın esasen soykırım davası olmadığı tartışmalarına neden olmuştur. Buna göre: “Rusya Federasyonu, 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna topraklarında başlattığı askeri operasyonları derhal askıya almalıdır. Rusya Federasyonu, kendi yönlendirdiği veya desteklediği askeri ya da düzensiz silahlı birliklerin yanı sıra, kendi kontrolü veya yönlendirmesi altındaki herhangi bir kuruluş ve kişinin, yukarıda 1. maddede belirtilen askeri operasyonları ilerletmeye yönelik hiçbir adım atmamasını sağlamalıdır. Her iki taraf, Divan önündeki mevcut anlaşmazlığı ağırlaştırabilecek, genişletebilecek veya çözümünü daha da zorlaştırabilecek herhangi bir eylemden kaçınmalıdır”.[11] Divan’ın beklenen detayı vermesi 2024 yılında ancak sınırlı olarak mümkün olmuştur. Divan İsrail davasında üç kez tedbirlere hükmetmiş birtakım spesifik kararları vurgulamıştır. Diğer kararlara benzemeyen tedbirlere şunlar örnek gösterilebilir: “İsrail Devleti, Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı olumsuz yaşam koşullarını gidermek amacıyla, acil olarak ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımın sağlanabilmesini mümkün kılmak için derhal ve etkili tedbirler almalıdır. İsrail Devleti, Gazze Şeridi’ndeki Filistin grubuna yönelik, 9 Aralık 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin II. ve III. Maddeleri kapsamındaki eylemlerle ilgili iddialara ilişkin delillerin yok edilmesini önlemek ve bu delillerin korunmasını sağlamak için etkili önlemler almalıdır. İsrail Devleti, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerine uygun olarak ve Refah bölgesindeki sivillerin kötüleşen yaşam koşulları ışığında; Refah bölgesindeki Filistin grubuna, kısmen ya da tamamen fiziki yıkımına yol açabilecek yaşam koşulları dayatabilecek askeri saldırısını ve diğer tüm eylemlerini derhal durdurmalıdır. Acil olarak ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımın kapsamlı ve engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah sınır geçişinin açık kalmasını temin etmelidir”.[12] Divan’ın İsrail kararında belirttiği spesifik tedbirlerin de ne kadar yeterli olduğu tartışmalıdır. Bu anlamda Divan’ın uzun ve detaylı ihtiyati tedbir kararlarına hükmetmemesinin makul bir açıklaması da bulunmamaktadır.

Kaynakça

Allegations of Genocide under the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (Ukraine v. Russian Federation), Provisional Measures, Order of 16 March 2022, I.C.J. Reports 2022 (I).

Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (The Gambia v. Myanmar), Preliminary Objections, Judgment, I.C.J. Reports 2022 (II).

Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide, Provisional Measures (Bosnia and Herzegovina v. Yugoslavia (Serbia and Montenegro)), Order of 8 April 1993, I.C.J. Reports 1993.

Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide in the Gaza Strip (South Africa v. Israel) – Provisional measures, Orders of 26 January 2024, 28 March 2024 and 24 May 2024.

Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide, 9 December 1948, 78 U.N.T.S. 276 (entered into force 12 January 1951). Çeviri için bakınız: https://inhak.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/2312020093827bm_11.pdf (erişim tarihi 17.12.2024).

Fisheries Jurisdiction Case (UK v. Iceland), Interim Measures, ICJ Reports 1972.

LaGrand Case (Germany v United States), Provisional Measures, 1999, ICJ Rep 1999.

Statute of the International Court of Justice, 24 October 1945, 33 UNTS 993.


[1] Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide, 9 December 1948, 78 U.N.T.S. 276 (entered into force 12 January 1951). Çeviri için bakınız: https://inhak.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/2312020093827bm_11.pdf (erişim tarihi 17.12.2024).

[2] Birtakım kaynaklarda geçici tebdirler ya da geçici önlemler şeklinde de kullanılmaktadır.

[3] Statute of the International Court of Justice, 24 October 1945, 33 UNTS 993, art. 41.

[4] LaGrand Case (Germany v United States), Provisional Measures, 1999, ICJ Rep 1999, para.107-109.

[5] Statute of the International Court of Justice, 24 October 1945, 33 UNTS 993, art. 41.

[6] Fisheries Jurisdiction Case (UK v. Iceland), Interim Measures, ICJ Reports 1972, p. 12, para. 16.

[7] Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (The Gambia v. Myanmar), Preliminary Objections, Judgment, I.C.J. Reports 2022 (II), pp. 516-517, paras. 107-108 and 112.

[8] Allegations of Genocide under the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (Ukraine v. Russian Federation), Provisional Measures, Order of 16 March 2022, I.C.J. Reports 2022 (I), p. 223, para. 50.

[9] Allegations of Genocide under the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (Ukraine v. Russian Federation), Provisional Measures, Order of 16 March 2022, para.66.

[10] Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide, Provisional Measures (Bosnia and Herzegovina v. Yugoslavia (Serbia and Montenegro)), Order of 8 April 1993, I.C.J. Reports 1993, para.52.

[11] Allegations of Genocide under the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (Ukraine v. Russian Federation), Provisional Measures, Order of 16 March 2022, para.86.

[12] Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide in the Gaza Strip (South Africa v. Israel) – Provisional measures, Orders of 26 January 2024, 28 March 2024 and 24 May 2024.

Benzer Yazılar

Yorum Yap