Osmanlı Devleti’nin Kosova-Gilan’daki Arnavutluk Ahali-i İslâmiyesine Kıtlık Yıllarında Yardımları (1917)

Osmanlı Devleti’nin Kosova-Gilan’daki Arnavutluk Ahali-i İslâmiyesine Kıtlık Yıllarında Yardımları (1917)

Arnavutluk ahaliyi İslamiyesinin temini sıhhat ve refahına medar olmak üzere sıtma ve malarya hastalığından masun-u mahzuziyyetleri hakkında vesatet ve delalet aliyye-i kerimaneleri üzerine tarafı eşraf Hazreti Padişahiden ihda ve ihsan buyurulup makamı alilerinden 2 Ağustos 1916 tarihli tahriratı aliyyeleriyle irsal kılınan sülfat vesaya ve tebligat hakimaneleri dairesinde ahaliye tevzii edilmiş ve bu latif celil hazreti şehriyâri minelkadim hilafeti muazzam-i İslamiye ve devleti aliyye-i Osmaniyeye karşı azim bir hissi ubudiyet ve şükran perverde eyleyen ve evkat-ı daimede tezayüd ömür ve tevafür şan ve şevket hazreti şehriyâri ile meşgul bulunan muhatabımız ahalisinin kalplerinde bir meserret ve mahmedet-i fevkalade bahş eylemiştir.

Gilan Cemaati İslamiye Reisi Müftü, 24 Nisan 1917

Gilan Redif Dairesi ve Deposu
Zyra e Rezervistëve dhe Depoja e saj në Gjilan
(İ.Ü. Nadir Eserler Kütüphanesi, 779-76/2)

Osmanlı döneminde Priştine sancağına bağlı önemli bir kaza olan Gilan (Arnavutça “Gjilan”, Sırpça “Gnjilane”), Fatih Sultan Mehmet’in 1459’daki Sırbistan seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılmıştır. [1]  Fetihten sonraki süreçte bölge, Osmanlı idari teşkilatı içinde farklı statülere sahip olmuştur. 1839’dan 1868’e kadar Morova Nahiyesi adıyla Priştine sancağına bağlı bir kaza olan Gilan, daha sonra yapılan düzenlemeler neticesinde Priştine, Vulçitrin, Prizren, Yakova, İpek ve Luma kazalarıyla birlikte Prizren sancağına bağlanmıştır. 1875 tarihli Prizren vilayet salnâmesine göre ise Gilan kazası; Yukarı Morova, Aşağı Morova, Yukarı Golak ve Aşağı Golak olmak üzere dört nahiyeden meydana gelmekteydi. [2]

1877 yılında yapılan yeni düzenlemeyle Prizren vilayetinin adı Kosova Vilayeti olarak değiştirilmiş ve merkezi Priştine olmuştur. 1888’de vilayet merkezi Üsküp’e taşınsa da Gilan kazası, 1912’deki Balkan Savaşları sırasında Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesine kadar Priştine sancağına bağlı bir kaza olarak varlığını sürdürmüştür. [3]

Osmanlı Devleti’nin 1881 yılı nüfus sayımına göre Kosova vilayetinin sancak ve kazalarında toplam 721.087 kişi yaşamaktaydı. Bu nüfusun 409.510’unu Müslümanlar, 274.793’ünü Bulgarlar, 29.393’ünü Rumlar, 1.706’sını Yahudiler oluştururken, ayrıca az miktarda Protestan ve Latin de bulunmaktaydı. Gilan kazasında ise aynı yıl itibarıyla 32.738 Müslüman, 19.305 Bulgar ve 1.616 Latin yaşamaktaydı. [4]

Bölgedeki eğitim faaliyetleri de Osmanlı döneminde dikkate değer bir gelişme göstermiştir. 1902 yılına ait Kosova Vilayet Salnâmesine göre Gilan’da kırkı Müslümanlara, beşi ise Gayrimüslimlere ait olmak üzere toplam 45 mektep bulunmaktaydı. [5]

1913 Londra Antlaşması ile Sırbistan’ın egemenliğine bırakılan Gilan’da Osmanlı idaresi resmen sona ermiş olsa da, şehir ve çevresinde yaşayan yoğun Müslüman nüfus ile Osmanlı’dan miras kalan idari ve kültürel kurumlar sayesinde Osmanlı Devleti’nin etkisi uzun yıllar devam etmiştir. Özellikle I. Dünya Savaşı döneminde, siyasi ve askeri bakımdan Osmanlı’nın bölgede doğrudan bir yönetim gücü bulunmasa bile, Osmanlı Devleti’nin siyasal, kültürel ve toplumsal nüfuzu Gilan’da hissedilmeye devam etmiştir. [6]

Bu derin bağların ve devam eden etkinin somut bir yansıması ise Osmanlı Arşivi’nde yer alan 1917 tarihli belgelerde görülmektedir. Söz konusu belgelerde, Gilan Cemaati İslamiye Reisi’nin, bölgede görev yapan Erkân-ı Harp binbaşılarından Hüseyin Hüsnü Bey ve Suphi Bey aracılığıyla padişaha hitaben kaleme aldığı bir teşekkür yazısı bulunmaktadır. Bu yazıda, Gilan’daki Müslüman ahaliyi derinden etkileyen savaşın ağır şartları ve beraberinde getirdiği açlık, kıtlık ve yokluk karşısında Osmanlı Devleti’nin yaptığı yardımlardan söz edilmiştir. Müslüman halkın en zor günlerinde ilaç, gıda ve diğer temel ihtiyaç maddeleriyle yapılan yardımlar, Osmanlı idaresinin bölgede resmen sona ermiş olmasına rağmen halkın Osmanlı’ya olan bağlılığını pekiştirmiştir. [7]

1916 ve 1917 yıllarında Osmanlı Devleti’nin, savaşın ağır şartları altında Bulgar işgali altında bulunan Gilan bölgesindeki Müslüman halkın sıhhat ve refahını korumak için çeşitli yardım girişimlerinde bulunduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Nitekim 24 Nisan 1917 tarihli yazıyla iletilen bilgilerde, sıtma ve malarya gibi hastalıkların önlenebilmesi için “sülfat” adlı ilacın 2 Ağustos 1916’da Osmanlı Devleti tarafından gönderildiği ve bu ilacın verilen talimatlar doğrultusunda halka dağıtıldığı bildirilmiştir. Bunun yanında I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı kıtlık sebebiyle Kosova’da yaşayan halka yardım amacıyla yeterli miktarda erzak Priştine başta olmak üzere çeşitli merkezlere ulaştırılmış, bu yardımlardan Gilan halkı da istifade etmiştir.

Ancak belgede, geçimini ziraatle sağlayan Gilan halkının savaşın ağır şartları nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadığı da ayrıntılı şekilde vurgulanmıştır. Zira savaş yüzünden tarımda kullanılan hayvan ve araçlardan mahrum kalan köylüler, ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde ürün elde edememiş, bu sebeple yiyecek yetersizliğinden ötürü birçok insan hayatını kaybetmiştir. Hayatta kalmayı başaranların büyük bir kısmı ise açlık ve yoklukla başa çıkmak zorunda kalmıştır. [8] 

Gilan Cemaati İslamiye Reisi Müftü bu durumu dile getirdiği dilekçesinde, uzun zamandır beklenen iki yeni hasat dönemine kadar halkın yokluk ve sıkıntısının artarak devam edeceğini, elli bin nüfuslu Gilan halkının açlıktan ölüme mahkûm olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu ifade etmiştir. Müftü, dilekçesinde halkın hayatının ve sağlığının korunabilmesi için acil yardıma ihtiyaç duyulduğunu önemle belirtmiştir.

Bu dilekçeye Osmanlı makamlarından 11 Temmuz 1917 tarihinde verilen cevapta, Gilan müftüsünün dilekçesinin ekte sunulduğu ifade edilerek, Priştine halkına un ve tuz yardımı yapıldığı kaydedilmiştir. Böylelikle Osmanlı Devleti, savaş şartları altında dahi bölgede yaşayan Müslüman halkın hem sağlık hem de gıda ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmış, Gilan örneğinde görüldüğü üzere Bulgar işgali altında olsalar da kıtlıkla mücadele eden halkın hayatta kalabilmesi için gerekli yardımların yapılmasını sağlamıştır. Bu yardımlar, savaşın getirdiği yıkımın ortasında bölge halkı için önemli bir destek ve umut kaynağı olmuştur. [9]

KAYNAKÇA 

[1] Ayşegül Gülşen, “XIX. Yüzyilda Gilan Kazasi(Demografik Ve Sosyo-Ekonomik Yaklaşim)”, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008, s. 12.

[2] 1291/1874-1875 Prizren Vilayet Sâlnamesi, https://isamveri.org/salname/sayilar.php?sidno=d02456 , s. 24.

[3] Osmanlı Arşiv Belgelerinde Kosova Vilayeti, İstanbul: TC. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire BaşkanlığıYayın No: 87, 2007, s. 22.

[4] Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu 1830-1914, İstanbul: Timaş Yayınları, 2010, s. 296.

[5] Agron Islami, Sefedin Rahimi, “Ibtidaiye Mektebs in the Kaza of Gjilan According to the Ottoman Sources During 1900-1906”, Journal of Balkan Studies, S. 2, 2022, s. 52. 

[6] Osmanlı’dan Günümüze Kosova, Eskişehir: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yayınları No: 399, 2024, s. 350.

[7] BOA. DH.İ.UM.EK./ 108.45.1.

[8] BOA. DH.İ.UM.EK./108.45.2.

[9] BOA. DH.İ.UM.EK./ /108.45.3.

Benzer Yazılar

Yorum Yap