Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun yıllar süren batı seferleri sonucu Balkanları mesken edinen Türkler, İmparatorluğun yıkılmasıyla birlikte aynı hızla geri çekilmeye başlamışlardır. Savaş sonrası yüzbinlerce insan yerli hükümetler tarafından gördükleri kötü muamele, baskı ve zulümlerden kurtulmak için evlerini, mallarını, mülklerini geride bırakarak anavatana sığınmışlardır. Geride kalanlar ise bulundukları devletin idaresi altına girerek bir taraftan anavatanlarından kopuşla baş gösteren sıkıntılara göğüs gererken, diğer taraftan da kaldıkları ülke sınırları içerisinde muhtelif yönetimlerin izin verdikleri kısıtlı şartlarda varlıklarını koruyup kimliklerini kaybetmemek için çeşitli faaliyetler yürütmüşlerdir. Bu faaliyetler arasında bazı öncü teşkilatların yayınlamış oldukları gazete ve dergiler dikkat çekmektedir. Görülen o ki, siyasî arenada meydana gelen sürtüşmeler neticesinde müslüman-türk toplumu arasında sürdürdüğü yayın politikasıyla öne çıkan başlıca gazeteler arasında Din-i İslâm Müdafileri Cemiyeti’nin[1] yayın organı Medeniyyet Gazetesi yer almaktadır.
Medeniyet Gazetesi
Medeniyet Gazetesi 19 Ağustos 1933 yılında Filibe Zerafet matbaasında, 07 Mayıs 1934 tarihinden itibaren de Sofya Nüvvâb matbaasında neşrolunmuştur.[2]
Dönemin diğer Türk gazetelerine nazaran Medeniyet yayın hayatına Osmanlıca devam ederek 1944’de yapılan sosyalist devrimine kadar yegane Türk gazetesi olarak kalmıştır.
İsmail Hakkı Tevfik Okday “Bulgaristan’da Türk Basını” adlı eserinde gazete tirajının 300 olduğunu verirken, M. Türker Acaroğlu “Bulgaristan’da Türk Gazeteciliği (1865-1985)” adlı eserinde ise bu rakamın 1750-2750 arasında olduğunu belirtmektedir.
Gazetenin birinci sayfası genellike baş makaleye tahsis edilmiştir. İkinci ve üçüncü sayfalarda güncel havadislere ve toplumu bilgilendirmeye yönelik muhtelif dinî makalelerle birlikte haber türü bilgiler de belli başlıklar altında okuyucunun dikkatine sunulmuştur. Ayrıca “Zaviyeden Görüşler”, “İslâm Tarihinden Yapraklar”, “Gençlerimize Ahlâk Dersleri”, “Mürakabe Köşesi”, “Ahlâkı Ferdiyeden”, “Ahlâki Musahabeler”, “İhtiyarlar Köşesinden Görüşler”, “Sayfayı Nur Köşesi” gibi köşe yazı başlıklarına da yer verildiği göze çarpmaktadır. Son sayfada da müteferrik haberler, ilanlar, teşekkürler, tebrikler yer almaktadır.
Medeniyet Gazetesinde Osman Seyfullah (Keskioğlu)’ın Hadis Yorumları
Medeniyet gazetesindeki hadis yorumları Bulgaristan topraklarında doğup büyümüş ve döneminin önemli medreselerinden biri olan Medresetü’n-Nüvvab’ta hem öğrencilik hem de hocalık yapmış olan Osman Seyfullah tarafından kaleme alınmıştır. Kendisi daha sonraki yıllarda Türkiye’ye göç etmiş ve Keskioğlu soyadını almıştır. Bu çalışmamızda merhum Keskioğlu’nun hayatını ve eserlerini tek tek saymayı lüzümlu görmüyoruz. Asıl gayemiz Osman Keskioğlu’nun 1940’lı yıllarda Bulgaristan’da hâlâ Osmanlıca olarak neşredilmeye devam eden Medeniyet gazetesinde hadis eksenli makalelerininin tanıtım ve değerlendirmesini yapmaktır.
Osman Seyfullah Medeniyet küpürlerinde yer alan “HADİS-İ ŞERÎFLER” başlığı altında toplam 38 hadisin şerhini yapmıştır.
Bu başlıkla birlikte ayrıca “Ramazan ve Oruç Hakkında Femü Dürer Bar-ı Risalet-penahiden Şerefsâdır olan”[3] alt başlığını da kullanmıştır. Bu alt başlıktaki “Ramazan ve Oruç” ifadesi dördüncü ve beşinci makalede “Sahur ve Kadir gecesi”[4] ile “Orucun fazileti ve Ramazan’dan başka Oruç Tutulması Faziletli Olan Günler Hakında”[5] şeklinde değiştirilmiştir. Sözkonusu makaleler gazetenin 316, 317, 318 ve 319. sayılarında basılmıştır. Ancak biz bu makalelere sayı 315’deki “Oruç ve Hikmetleri” başlığını taşıyan yazının da dahil olduğunu düşünüyoruz.[6] Zira bu makale de Osman Seyfullah tarafından kaleme alınmış ve konusu itibariyle diğer makalelerle bir bütünlük içerisindedir.
Osman Seyfullah ilk tefrikada Bakara suresi 183. âyet-i kerimeyi zikrettikten sonra oruç ve hikmetleri üzerinde durarak detaylı açıklamalarda bulunmaktadır. Orucun mahiyetini, insan yapısına etkisini ve insan sağlığına pek çok faydasının bulunduğunu vurgulayarak dönemin müslüman toplumunu düşünmeye ve ibret almaya sevk etmektedir.[7] Diğer dört tefrikada ise genel olarak şöyle bir metot takip etmektedir. Hadisi zikrettikten sonra tercümesine yer vermektedir. Akabinde hadisin geçtiği kaynaklara işaret etmekte, farklı bir rivâyeti var ise ona da değinmektedir. Örneğin, sy. 316 yer alan ilk hadisin tercümesini “Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki: “Ramazan girince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytan bağlanır.” verdikten sonra “Bu hadis-i şerifi Buhârî, Müslim, Mâlik, Tirmizî ve Nesâî Ebû Hüreyre’den rivâyet etmişlerdir.” diyerek kaynağını da zikrederek devamla “Nesâî’nin diğer bir rivâyetinde şu da var.” diyerek, söz konusu hadisin o kaynaktaki metnini de iktibas eder. “Her gece bir münâdî nida ederde der ki: Ey hayır peşinde koşan, devam et! Ey şer peşinde koşan yeter artık![8]Bazen yer verdiği hadisin kısa, bazen de uzunca açıklamasını yapmaktadır.[9] Bazen de hiç açıklama yapmadan sadece hadisi zikreder, devamında tercümesini ve kaynağını belirtmekle yetinir[10] veya kaynağına değinmeden bir sonraki hadise geçmektedir.[11] Ayrıca hadisin kaynağını zikrederken sahabî râvîsinin ismine de işaret etmektedir. Şayet hadis başka sahabi ravi tarafından da rivâyet edilmiş ise onu da geçtiği kaynakla birlikte zikretmektedir. Mesela, sy. 318 yer alan “Sahura kalkın, çünkü sahurda bereker vardır.” hadisini zikrettikten sonra akabinde “Bu hadis-i şerifi Buhârî, Muslim, Tirmizî ve Nesaî Enes b. Malik’ten; Ahmed b. Hanbel ve Taberânî de Ebû Saîd el-Hudrî’den rivâyet etmiştir.” [12] demektedir. Bazen de sahabî ravîsinin ismini zikretmeden “قَالَ رسول الله (ص، ع، س)” diyerek hadisi nakleder veya sadece hadis metniyle yetinir.[13] Kendisinin de belirtiği gibi hadisleri Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, İmam Mâlik, İbn Hibbân, Bezzar, Hâkim ve Taberânî’nin eserlerinden derleyip toplamıştır. Genellikle eser isimleri verilmemiştir. Ancak Taberânî’nin Mu‘cemu’l-kebîr ve Mu‘cemu’l-evsat’ını ismen zikretmiştir.
Tespit ettiğimize göre merhum Osman Seyfullah Türkiye’ye göç ettikten sonra sözkonusu hadislerden onsekizinin sadece Türkçe metinlerini, kaynaklarına da değinerek Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi’inin Ocak 1964 sayısında “Ramazan ve Oruca Dair Hadîs-i Şerif Metinleri”[14] başlığı altında Osman Keskioğlu imzasıyla yayınlamıştır. Aynı hadisleri[15] Arapça metinlerini de dahil ederek bu defa “Ramazan ve Oruçla İlgili Hadîs-i Şerifler”[16] başlığıyla
Tarihin derinliklerine indikçe geçmişte yaşanan olayların boyutunu ve bu olaylar sonrası değişimin nasıl yaşandığını görmek oldukça ilginçtir. Her olay kendisinden sonraki olayın sebebini oluşturmuş ve gazete küpürlerindeki yerini alarak ileriki kuşaklara aktarılmıştır. 1920’li yılların ortasından sonra başlayan gruplaşmalar basın gücünün ortaya çıkmasını tetiklemiştir. Her grup kendi topluluğuna hitap etmek ve algı oluşturmak için gazete ve dergi neşretmiştir.
Medeniyet Gazetesi İslâmi çizgide yayın yapan gazetelerden biridir.
Bu gazete 1944’de yapılan sosyalist devrimine kadar yayın hayatını Osmanlıca sürdürmüştür. Gazetenin her sayısında halkı bilgilendirici makalelere yer verilmiştir.
Osman Seyfullah kaleme aldığı hadis makalelerinde orucun mahiyetini, insan yapısına etkisini, ruh ile beden, madde ile manâ arasında denge sağladığını ve bunlarla birlikte insan sağlığına pek çok faydasının bulunduğunu vurgulayarak dönemin müslüman toplumunu düşünmeye ve ibret almaya sevk etmiştir. Geneli itibariyle beş tefrikadan oluşan çalışma bir kırk hadis şerhidir ve Osman Seyfullah’ın hadis şerhçiliğini bariz bir şekilde izleme olasılığını sağlamaktadır.
Not: Bu metnin genişletilmiş hali, ‘Balkan Periodicals: Trajectory of Islamic Thought 1918-1945’ Sempozyumu’nda sunulmuş ve sempozyumun edisyon kitabı olan Balkan Periodicals The Trajectory of Islamic Thought in the Interwar Period (Editörler: Sevba Abdula, Ahmet Köroğlu; İDEFE Yayınları, 2024) kitabında yayımlanmıştır.
Kaynakça
Hasanov, Ahmed, “Osman Seyfullah Keskioğlu ve Bulgaristan’da Kaleme Aldığı “Tefsir-i Şerif” Adlı Makaleleri, Yüksek İslâm Enstitüsü Yıllığı, (yıl 2013), sayı 5, 267-285.
Cambazov, İsmail, Bulgaristan’da Başmüftülük Tarihi (1878-1944), Sofya: Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü, 2013.
Okday, İ. Hakkı Tevfik, Bulgaristan’da Türk Basını, Hürriyet Ofset Matbaacılık ve Gazetecilik.
Acaroğlu, M. Türker, Bulgaristan’da 120 Yıllık Türk Gazeteciliği (1865-1985), İstanbul: Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, 1990.
Keskioğlu, Osman, Bulgaristan’da Türkler, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1985.
——-,“Ramazan ve Oruca Hadîs-i Şerif Metinleri”, Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi, (Ocak 1964), sayı 1, 15-18.
——-, “Ramazan ve Oruçla İlgili Hadîs-i Şerifler”, Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi, (Kasım-Aralık 1969), sayı 90-91, 343-347.
Medeniyet Gazetesi, sayı 315, 316, 317, 318, 319 (1942).
Централен държавен исторически архив, ф. 166, оп. 1, а.е. 886, л. 44, 47, 49, 53, 76, 81.
[1] Dini İslâm Müdafileri Cemiyeti Başmüftü Hüseyin Hüsnü tarafından 1933’de kurulmuştur. Derneğin kendi tüzüğü bulunmaktadır. Bunun yanında dernek kendi adına bir takvim de bastırmıştır. (Keskioğlu, a.g.e., 125; İsmail Cambazov, Bulgaristan’da Başmüftülük Tarihi (1878-1944), (Sofya: Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü, 2013), 388).
[2] İ. Hakkı Tevfik Okday, Bulgaristan’da Türk Basını, Hürriyet Ofset Matbaacılık ve Gazetecilik, 118.
[3] Medeniyet, sy. 316, 1; sy. 317, 1.
[4] Medeniyet, sy. 318, 3.
[5] Medeniyet, sy. 318, 1.
[6] Bkz., Medeniyet, sy. 315, 1-2.
[7] Medeniyet, sy. 315, 1-2.
[8] Medeniyet, sy. 316, 1 (Hadis No: 1).
[9] Medeniyet, sy. 317, 1 (Hadis No: 10,); sy.319, s. 1 (Hadis No: 30).
[10] Medeniyet, sy. 318, 3 (Hadis No: 16).
[11] Medeniyet, sy. 316, 1 (Hadis No: 5, 6, 7).
[12] Medeniyet, sy. 318, 3. (Hadis No: 13).
[13] Medeniyet, sy. 318, 3 (Hadis No: 13, 14).
[14] Keskioğlu, Osman,“Ramazan ve Oruca Hadîs-i Şerif Metinleri”, (Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi, Ocak 1964), sy. 1, 15-18.
[15] Bu makalesinde Ocak 1964 yılındaki hadislerden 16 zikretmiştir.
[16] Keskioğlu, Osman, “Ramazan ve Oruçla İlgili Hadîs-i Şerifler”, (Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi, Kasım-Aralık 1969), sy. 90-91, 343-347.