Vakıflar, İslam medeniyetinin temel mihenk taşlarından biri olan, yüzyıllar boyunca insanlığa hizmet etmiş, toplumsal hayatın şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. Osmanlı imparatorluğunun geniş yayılım sahası ile vakıf geleneği de Balkanlarda köklü bir şekilde yayılmıştır. Balkanlar’daki vakıflar yalnızca dini ve hayır işleri ile kalmayarak eğitim, sağlık ve ekonomik anlamda insanlığa birçok hizmeti sunmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan topraklarındaki varlığı süresince vakıflar, toplumun çeşitli ihtiyaçlarını karşılayarak önemli bir rol oynamıştır. Kapsamlı bir vakıf ağı sayesinde, dini, siyasi ve sosyal hizmetler halka kolaylıkla ulaştırılmış, ayrıca vakıflar ekonomik alanda da etkili olmuştur. Vakıfların bu denli geniş bir hizmet yelpazesine sahip olmasında hem ahlaki değerlerin hem de toplumsal gereksinimlerin belirleyici olduğu söylenebilir.
Üsküp, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan coğrafyasındaki stratejik ve sosyo-ekonomik açıdan mühim merkezlerinden biri olarak, vakıf müessesesinin toplumsal doku içerisindeki entegrasyonuna yüksek düzeyde tanıklık etmiştir. Osmanlı dönemindevakıf sistemiyle inşa edilen ve günümüze kadar varlığını sürdüren camiler, Üsküp’ün tarihî ve kültürel kimliğinin temel unsurlarından biridir.
Bu yapılar, yalnızca dini ibadet için kullanılan mekânlar olmanın ötesinde, kentin sosyal ve ekonomik yaşamının da önemli merkezleri olarak hizmet vermiştir. Ele almış olduğumuz bu makalede Üsküp’te yer alan vakıf camilerinden ve özellikle Osmanlı dönemi ve sonrasında karşılaşılan zorluklardan, akabinde günümüzde halen devam eden vakıf camilerinden bahsedilecektir.
Sultan Murad Camii (Hünkâr Camii)
Sultan Murad Camii, Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’te, “Eski Çarşı’nın” (Stara Čaršija) hâkim bir tepesinde yer alan, Osmanlı dönemine ait en eski ve en önemli vakıf camilerinden biridir. 1436 yılında Sultan II. Murad tarafından inşa ettirilen bu cami, şehrin İslamlaşma sürecinde merkezi bir rol oynamıştır. Halk arasında Hünkâr Camii veya Saat Camii olarak da bilinir; bu isimler, caminin padişah tarafından yaptırılmış olması ve yakınındaki saat kulesiyle ilişkilidir.
Sultan Murad Camii, erken Osmanlı mimarisinin klasik örneklerinden biridir. Dikdörtgen planlı yapısı, üç nefli iç mekân düzeni ve düz ahşap tavanıyla dikkat çeker. Caminin ön cephesinde, dört sütunlu ve kemerli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Minberi, mihrabı ve mahfili 20. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir. Caminin kuzeybatı köşesinde yer alan minare, 114 basamaklıdır. Bu sayı, Kur’an’daki sure sayısıyla ilişkilendirilmektedir.
Cami, inşa edildiği dönemde bir külliye kompleksinin parçasıydı. Bu kompleks, medrese, mektep ve imaretten oluşmaktaydı. Zamanla bu yapılardan bazıları yıkılmış olsa da cami avlusunda iki önemli türbe günümüze ulaşmıştır: Dağıstanlı Ali Paşa’nın ailesine ait türbe ve Beyhan Sultan Türbesi. Ayrıca, caminin yakınında Osmanlı dönemine ait bir saat kulesi de bulunmaktadır.
Tarihî Süreç ve Restorasyonlar
Cami, tarih boyunca çeşitli doğal afetler ve savaşlar nedeniyle zarar görmüştür. 1537 yılında çıkan yangın sonrası 1539’da Sultan Süleyman tarafından yeniden inşa edilmiştir. 1689 yılında Avusturya ordularının Üsküp’ü ateşe vermesiyle tekrar zarar görmüş ve 1711’de Sultan III. Ahmed’in emriyle onarılmıştır. Son büyük restorasyon ise 1912 yılında Sultan V.Mehmed döneminde gerçekleştirilmiştir.
Günümüzdeki Durumu
Günümüzde Sultan Murad Camii, hem ibadet mekânı olarak aktif şekilde kullanılmakta hem de Üsküp’ün tarihî ve kültürel mirasının önemli bir simgesi olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Cami, özellikle Türk ve Müslüman turistler için önemli bir ziyaret noktasıdır. Ayrıca, caminin bulunduğu Eski Çarşı bölgesi, Osmanlı döneminden kalma birçok yapıyı barındırarak, bölgenin tarihî dokusunu korumaktadır.
İshak Bey Camii Vakfı (Üsküp):
İshak Bey Camii ve Vakfı, Osmanlı döneminde Balkanlar’daki en önemli vakıf eserlerinden biridir. Üsküp’te bulunan bu cami ve vakıf, bölgenin sosyal, kültürel ve ekonomik hayatında önemli bir rol oynamıştır.Caminin tarihi ve mimari özelliklerine baktığımız zaman 15. yüzyılın başlarında (1438-39) yılları arasında Osmanlı uç beyi İshak Bey tarafından yapılmıştır. Camii tabhaneli ve zaviyeli bir plana sahiptir. Caminin ana kubbesi, dilimli bir yapıya sahip olup, kubbeyi destekleyen özengi ve pandantif kısımları mukarnas süslemeleriyle zenginleştirilmiştir. İshak Bey Camii Vakfı, sadece ibadet yeri değil, aynı zamanda medrese,han ve hamam gibi hayır kurumlarını da kapsamaktadır. İshak Bey Camii günümüzde halen varlığını sürdürmeye devam etmektedir.
1689 yılında Üsküp’te ortaya çıkan büyük yangın sırasında İshak Bey Camii ciddi şekilde zarar görmüş, caminin ana yapısının büyük bölümü hasar görmüştür. Ancak caminin avlusunda bulunan türbe, sahip olduğu çini süslemeleriyle birlikte bu felaketten kurtulup az etkilenerek çürümeye ulaşabilmiştir. 1963 yılında meydana gelen Üsküp depremi ise camiyi yeniden ağır şekilde sarsmış, yapısal bütünlüğünü zedelemiştir. Depremin ardından 1966 yılındaki onarım çalışmalarıyla cami yeniden ayağa kaldırılmış, ancak bu süreçte orijinal iç dekorasyonun önemli bir kısmı kaybolmuş, yalnızca sınırlı bölümler aslına uygun biçimde korunabilmiştir.
Günümüzdeki Durumu
İshak Bey Camii, 1963 yılında meydana gelen Üsküp depreminde hasar görmüş, bunun ardından çeşitli onarım çalışmaları gerçekleştirilmiştir. 2016 yılında tamamlanan kapsamlı restorasyon süreci, 2019 yılında cami yeniden ibadete açılmıştır. Bu süreçte caminin minber örtüsü ile türbedeki pûşîde gibi özgün detaylar da yenilenmiştir.
Mustafa Paşa Camii Vakfı (Üsküp):
Gazi Mustafa Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükseliş döneminde, Fatih Sultan Mehmet’ten Kanuni Sultan Süleyman’a kadar dört padişahın hizmetinde bulunmuş, mutasarrıflık, Bosna sancak beyliği, özel elçilik ve vezirlik gibi önemli idari görevler üstlenmiştir. Osmanlı Devleti’nde çeşitli kademelerde görev aldıktan sonra, 1517’de ikinci vezirliğe, 1522’de ise Mısır beylerbeyliğine atanmıştır.
Cami, 1492 yılında Yavuz Sultan Selim’in veziri Mustafa Paşa tarafından inşa edilmiştir. Osmanlı mimarisinin erken dönem eserlerinden biridir. Üsküp’teki tarihi Türk Çarşısı’nın hemen üst kısmında, Üsküp Kalesi’nin eteklerinde yer alır. Kesme taş işçiliği ile dikkat çeker. Yapının iç ve dış cephelerindeki dekorasyon, o döneme ait sanatsal eğilimleri yansıtmaktadır. Caminin mimari stili ve görsel çekiciliği, bölgedeki diğer Osmanlı yapılarıyla uyum içindedir.
Günümüzdeki Durumu
Mustafa Paşa Camii, günümüzde de ibadete açık bir cami olarak hizmet vermektedir. Üsküp’ün tarihi ve kültürel dokusunun önemli bir parçasıdır. Cami, yerli ve yabancı turistler tarafından sıkça ziyaret edilen bir mekandır.
Osmanlı döneminde vakıflar, camilerin ve diğer sosyal kurumların (medreseler, imarethaneler vb.) sürdürülebilirliğini sağlamak için kurulmuştur. Mustafa Paşa Camii’nin vakfı da caminin ihtiyaçlarını karşılamak, bakımını yapmak ve çalışanlarının geçimini sağlamak amacıyla kurulmuştur.
İsa Bey Camii Vakfı (Üsküp):
Üsküp’teki İsa Bey Camii, İsa Bey İshakoğlu tarafından yaptırılmıştır. Kendisi, Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezid dönemlerinde yaşamış önemli bir Osmanlı devlet adamıdır. Üsküp sancak beyi olarak da görev yapmıştır. Cami, 1475 yılında inşa edilmiştir. Yahya Paşa Camii gibi tek başına bir yapı olmayıp, bir külliyenin parçasıydı. Bu külliye içerisinde caminin yanı sıra bir medrese, imaret (aşevi), hamam ve kervansaray da bulunuyordu.
Günümüzdeki Durumu
Ne yazık ki, İsa Bey’in yaptırdığı külliyenin bazı yapıları günümüze ulaşmamıştır. Özellikle imaret ve kervansaray zaman içinde ortadan kalkmıştır. Camiiye ek olan hamam ise günümüze ulaşmış ancak farklı dönemlerde çeşitli restorasyonlar geçirmiştir. Cami hala ibadete açıktır ve Üsküp’ün önemli tarihi ve kültürel miraslarından biri olarak korunmaktadır.
Değerlendirme ve Sonuç
Üsküp, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki önemli bir merkezi olmuş ve yaklaşık beş asır boyunca Osmanlı’ya ev sahipliği yaparak birçok vakfiyenin kurulmasına öncülük etmiştir. Nitekim bu vakfiyeler sayesinde cami, mescit, medrese, han, hamam ve köprü gibi pek çok eser, hayırseverlerin destek ve katkılarıyla günümüze kadar ulaşmıştır.
Osmanlı dönemi sonrası Balkan Savaşları (1912-1913) sonucunda Sırbistan Krallığı’nın Üsküp’ü ele geçirmesiyle vakıf mülkiyetleri konusunda sıkıntılar yaşanmıştır. Bu nedenle vakıflar yavaş yavaş işlevlerini yitirmiş ve savaş, deprem ve yangın gibi tahribatlar sonucu harap olmaya yüz tutmuştur.
Özellikle 1963 depremi ve sonrasındaki yıkımlar imar faaliyetlerini etkilemiştir. Ancak halk ve hayırseverler, özellikle camileri yeniden imar etmeye öncelik vererek bu yapıların günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Yapılan birkaç tadilat ile yardımlar sayesinde bu yapıların günümüze ulaşmasını sağlamış, böylelikle vakıf geleneği devam etmiştir. Halk, ibadet geleneğini sürdürmek amacıyla önceliği ibadethane olan camilere vererek bu eserlerin tadilatında büyük destek ve finansal yardımda bulunmuştur.
Bu nedenle günümüze daha çok camiler ve onlarla vakıf geleneği ulaşmıştır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bahsettiği üzere XVII. yüzyılda Üsküp’te 45’i cuma namazının kılındığı büyük cami olmak üzere, küçük tekke ve mescitlerle birlikte toplam 120 cami bulunuyordu. Ancak Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ve sonrası itibarıyla günümüze ulaşan eserlerin sayısı net değildir. Makalede bahsettiğim cami eserleri, günümüze ulaşan ve vakıf geleneğini sürdüren camilerdir.
KAYNAKÇA
Alaca İshak Bey Camii, TDV İslam Ansiklopedisi, Erişim Tarihi:(17.03.2025)
Alaca Camii/Kalkandelen, TDV İslam Ansiklopedisi, Erişim Tarihi: (19.04.2025)
Burhanettin Can, Kalkandelen Para Vakıfları, Journal of Ottoman Civilization Studies, 2017 Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017 VOL. 3, NO. 5,49 – 71
Dede Mevlüt, Bir Balkan şehri olan Ohri’de XVII.- XVIII. Yüzyıl vakıf sosyal hayat ilişkisine dair birkaç örnek, Yeni Türkiye yayınları 67, Rumeli ve Balkanlar özel sayısı II,İstanbul 2015, sayfa 1927-1932.
Dede Mevlüt,Üsküp Vakıfları,Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi,Kasım 2015, syf 74, Sultan Murat Camii
Dede Mevlüt,Üsküp Vakıfları,Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi,Kasım 2015, syf 92, Yahya bin Abdülhay Vakfı
Eyüp Salih,Makedonya’da Osmanlı Döneminde Kurulan Vakıflar ve Ohrizade Sinanuddin Yusuf Çelebi Vakfiyesi, “XVIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara 1-5 Eylül 2018. (Cilt 5). Ankara: Türk Tarih Kurumu. 637-657.”
Semavi Eyice, “Zâviyeler ve Zâviyeli Câmiler”, İFM, XXIII/1-2 (1963), s. 40.
İbrahim Özgül, Üsküp Gazi Mustafa Paşa Camii Vakfı ve İmareti, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi,2018 sayı:61, syf.519-538, https://doi.org/10.14222/Turkiyat3839
Macedonia-timelles.com, Sultan Murat Camii Üsküp,Erişim Tarihi:27.04.2025
Mümin Omerov,Osmanlı Döneminde Kuzey Makedonya’da Mevlid Kültürünün Yaygınlaşmasında Vakıfların Rolü,Vakıflar Dergisi,2021, s.56., syf. 61-72
Mehmet İnbaşı,Yahya Paşa’nın Üsküp’teki Vakıfları,Vakıflar Dergisi,Haziran 2020, sayı:53, syf.9-27
Semavi Eyice, “İlk Osmanlı Devrinin Dinî-İçtimaî Bir Müessesesi: Zâviyeler ve Zâviyeli Câmiler”, İFM, XXIII/1-2 (1963), s. 40.
Vakıf, Tdv İslam Ansiklopedisi,