Edebiyat ve Hatıralarla Dolu Bir Ömür: Prof. Dr. Hüseyin Ayan

Edebiyat ve Hatıralarla Dolu Bir Ömür: Prof. Dr. Hüseyin Ayan

Benim için Balkanlar demek, biraz da Hüseyin Ayan, demektir.

Benim için Balkanlar demek, biraz da Hüseyin Ayan, demektir. Zira, son kuşakta Selçuk Üniversitesi’nde talebesi şerefine nail olduğum hocamın bende emeği çoktur. Aklımdan hiç geçirmediğim, tesadüfen kazanıp okumak zorunda kaldığım edebiyatı onun sayesinde sevdim. Belki hayatımın en büyük dönüm noktasını teşkil eden akademik dünyaya girmem de büyük ölçüde onun beni akrabası olan hocam Prof. İsmail Görkem’e -ikimizin de Kayseri’de olmamızdan dolayı- yönlendirmesi sayesinde oldu. Tabii her üçümüzü de hasretle birbirimize çeken asıl şey ise Balkan maciri (=muhacir) olmamızdı. Dolayısıyla sizleri, bana tahsis edilen bu köşede ilkin, 7 Mart 2022’de Hakk’a uğurladığımız rahmetli Prof. Dr. Hüseyin Ayan hocama ait anı ve öykülerden hareketle bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. Gerisi Allah kerim… Bu yüzden de ilk yazımda, rahmetli hocam Prof. Dr. Hüseyin Ayan’ın biyografisi ile söze başlamak istiyorum. Bu hususta kendime büyük ölçüde Nail Tan’ın hocamın biyografisine dair Türk Dili’nin Nisan 2022’de yayımlanan yazısını mehaz alacağım.

Rahmetli Hüseyin Ayan, 31 Mart 1927 tarihinde Bulgaristan Şumnu’nun Akdere köyünde doğdu. Babası Bulgaristan Türklerinden Mustafa Gulam’dır. Şumnu Akdere köyü İptidâiyesi (1939), Şumnu Medresetü’l-Aliyye (1942) ve Şumnu Medresetü’n-Nüvvâb’da (1946) ilk ve orta öğrenimini tamamlayan Ayan, 9 Eylül 1944’te Sovyetler Birliği’nin Bulgaristan’ı işgaliyle Türklere dönük “göç baskısı”nda ilkin, kendi köyü Akdere’nin Aşağı Mahalle İlkokulu’nda öğretmenlik hayatına başlamıştır (1946-1947). Burgaz Kazan ilçesinin Yenice Balkan köyü ilkokulundaki öğretmenliği sırasında askere alınmış (1948); askerlik görevini ise maden ocaklarında, yol ve köprü inşaatlarında ve tuğla atölyelerinde çalışarak ifa etmiştir (1948-1950).

Benim ailem gibi Ayan da 1951 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etmiştir. Adana Ceyhan’ın Mustafabeyli köyüne yerleştirilen ailede Ayan, Bulgaristan’daki öğrenimi liseye denk sayıldıktan sonra girdiği Toprak ve İskân İşleri Genel Müdürlüğü’nün sınavını kazanarak harita teknik memurluğu ile Türkiye’de iş hayatına başlamıştır (1952). 1955 yılına kadar Kocaeli ve Mardin illerinde çalışarak çiftçilere toprak dağıtımında görev almıştır. Çok ilginçtir, benim rahmetli dedem Efrahim Çapraz da Türkiye’de ilkin, Kırşehir’de toprak dağıtım komisyonunda görev alarak iş hayatına başlamıştır. Elbette bunda o dönem Bulgaristan’dan gelen ailelerin tıpkı bugün de Balkanlar’da olduğu gibi doğrudan toprağa bağlı, yani çiftçi aileler olmalarının tesiri büyüktür. Bunları size, birazcık da dede ve ninelerinden çiftçi hikâyeleri dinleyerek büyümüş bir evlad-ı fatihan torunu olduğum için yazıyorum.

Daha öğrenciliği sırasında üniversite kitaplığına bağışlanan Seyfettin Özege kitaplarının kataloğunu hazırlamış

Ayan, 1955’te ise bu defa ilk olarak ailesi ile yerleşmiş oldukları Ceyhan’a atanmıştır. Ceyhan Komisyonuyla Erzurum’da görevlendirilince de Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yükseköğrenime başlamıştır. Daha öğrenciliği sırasında üniversite kitaplığına bağışlanan Seyfettin Özege kitaplarının kataloğunu hazırlamış; Bitlis’e atanınca da memuriyetten ayrılmıştır (1960). Çeşitli işlerde çalışarak 1963’te fakülteyi bitiren Ayan, dönemin dekanı Prof. Dr. Gündüz Akıncı’nın onayıyla Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi sekreterliğine atanmış; bir yıl sonra da sınavını kazanarak (1964) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde asistanlık hayatına başlamıştır. “Seyyid Nesîmî Dîvânı” üzerine hazırladığı doktora tezi ile çalışmasını tamamlayıp 1970 yılında fakülteye doktor öğretim üyesi olarak atanmış; yine aynı fakültede Şeyhoğlu Mustafa’nın “Hurşid-nâme”si üzerine incelemesiyle de doçentliğe terfi etmiştir (1975). Daha sonra Fransa’ya gönderilen Ayan, orada bir buçuk yıl kadar kalıp Paris Millî Kütüphanesi’ndeki Türkçe, Arapça ve Farsça yazmaları incelemiştir. Yurda döndüğünde her ne kadar doçentlik kadrosuna atanması engellenmek istenilse de 1983 yılında “Cevrî Dîvânı” üzerine incelemesiyle profesörlüğe yükseltilmiştir. Daha sonra ise Elazığ Fırat Üniversitesi’nde Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığı; yine aynı üniversitede Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur.

Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nü kurup enstitünün ilk müdürlüğünü yapmıştır.

1985’te Konya Selçuk Üniversitesi’ne geçen Ayan, dört sene üniversitenin İlahiyat Fakültesi Dekanlığı’nı yapmıştır. Bu süreçte hac farizasını da eda eden Ayan, hacdan döndükten sonra üniversitesinin Yüksek Lisans ve Doktora eğitimine geçişini sağlamıştır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nü kurup enstitünün ilk müdürlüğünü yapmıştır (1991). 1994 yılında yaş haddinden emekliye ayrılması istenilince de Süleyman Demirel Üniversitesi, Burdur Eğitim Fakültesi Dekanlığı’na atanmıştır. Dekanlık süresi dolunca 1998’de emekliye ayrılmıştır. Emeklilik döneminde son olarak 2003-2004 akademik yılında Kazakistan Türk-Kazak Ahmed Yesevi Üniversitesi’nde “Eski Türk Edebiyatı” dersleri okutmuştur.

Divan Edebiyatı alanındaki makale ve yazıları; Türk Kültürü, Türk Dili, Türk Yurdu, Journal of Turkish Studies, BALTAM Türklük Bilgisi, SÜ. Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Araştırma Dergisi, Ege Üniversitesi TDE Araştırmaları Dergisi, Türk Dünyası Araştırmaları, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Selçuk Üniversitesi ATA Dergisi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi ile Tercüman ve Bayrak gazetelerinde yayımlanmıştır. Cevri: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı’nın Tenkidli Metni (1981) adlı kitabıyla Türkiye Millî Kültür Vakfı’nın 1981 Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüştür. Divan Edebiyatı alanındaki incelemelerinden ve baskıya hazırlama çalışmalarından ibaret eserleri şöyle sıralanabilir:

Celâleddin Harzemşah (Namık Kemal, 1969); Letâif-i Rivâyat (A. Midhat Efendi, 1963); Hüsn ü Aşk (Şeyh Galip, Orhan Okay’la, 1975); Nesimi Divanı (1976); Hurşîdnâme (Şeyhoğlu Mustafa, 1979); Leylâ vü Mecnûn (Fuzuli, 1980); Bülbül-nâme (Rifâî, 1981); Cevrî: Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Dîvânı’nın Tenkidli Metni (1981); Hiciv-nâme (Celilî, 1986); Mihek-nâme (Celilî, 1986); Büyük Türk Klasikleri (Ortak Çalışma, 5. Cilt, 1987); Nesîmî Dîvânı (1990); Rind ile Zahid/Sıhhat ile Maraz (Fuzuli, 1993); Bir Nazire Mecmuası (1993); Mecâlisü’n-Nefâyis (Nevâî, ortak çalışma, 1995); Nesîmî: Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Dîvânı’nın Tenkidli Metni (2002, TDK); Konya Vilayeti Halkiyât ve Harsiyâtı (S. N. Ergun, sadeleştiren H. Ayan, 2002) ve Sevâkıb-ı Menâkıb (Derviş Mahmud, haz. Hüseyin-Gönül Ayan, E. Erol, 2007).

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi’nin 39. sayısı (Erzurum, 2009), “Prof. Dr. Hüseyin Ayan Özel Sayısı” olarak yayımlanmıştır.

Zaman zaman, TDK’nin sempozyumlarına katılan ve Türk Dili’ne yazılar da yazan Ayan, kurumun yayınları arasında “Nesîmî: Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Türkçe Dîvânı’nın Tenkidli Metni” adlı kitabı (2002, 2. bs. 2014, 3. bs. 2020) da bulunmaktadır. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi’nin 39. sayısı (Erzurum, 2009), “Prof. Dr. Hüseyin Ayan Özel Sayısı” olarak yayımlanmıştır.

Rusça, Fransızca, Arapça, Farsça ve Bulgarca’yı bilen Ayan’ın 1971 yılında evlendiği Gönül Şimşekli (Prof. Dr. Gönül Ayan) hanımefendiden Hanife Aslı, Şirin ve Mustafa adlarında üç evlâdı olmuştur.

Divan Edebiyatı sahasına araştırmaları ile öncülük eden Prof. Dr. Hüseyin Ayan, yakalandığı Covid 19 hastalığından kurtulamayarak 7 Mart 2022 Pazartesi günü Ankara’da hayata gözlerini yumdu. Cenazesi, 8 Mart 2022 Salı günü Ankara Karşıyaka Mezarlığı Ahmet Efendi Camiî’nde kılınan ikindi ve cenaze namazlarını müteakip aynı mezarlıkta toprağa verilmiştir.

Ayan’ın Bulgaristan ve Türkiye’deki hayatının büyük bir bölümü sıkıntılar içerisinde geçmiştir. Ayan’ın özellikle Bulgaristan’da yaşadığı sıkıntılarını anlattığı hâtıra ve hikâyelerden ibaret kitabı, geçen yıl Türksoy tarafından yeniden yayınlanmıştır. Yine babası Gullamoğlu Hacı Mustafa Ayan’ın hâtıraları da Prof. Dr. Gönül Ayan tarafından, “Derviş Balkanı Eşkiyâları ve Avcılığım -Balkanlar’dan Anadolu’ya Gullamoğlu Hacı Mustafa Ayan’ın Hâtıraları-“ (Büyüyenay, 2018) adıyla yayımlanmıştır. Bundan sonraki yazılarımızda, bu eserlerden yola çıkarak sizinle Balkanlar’a yolculuk etmek istiyoruz. Bu vesileyle hocamıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhu şâd olsun.

Kaynaklar:

Tan, Nail. “Prof. Hüseyin Ayan”. Türk Dili. 844 (Nisan 2022): 111-112.

Ayan, Gönül. Derviş Balkanı Eşkiyâları ve Avcılığım (Balkanlar’dan Anadolu’ya Gullamoğlu Hacı Mustafa Ayan’ın Hâtıraları). İstanbul: Büyüyenay Yayınları, 2018.

Ayan, Hüseyin. Balkanlar’dan Anadolu’ya (Prof. Dr. Hüseyin Ayan’ın Anı-Öyküleri). Ankara: Türksoy Yayınları, 2024.

Benzer Yazılar

Yorum Yap